Daha önce salat için
* yaşam tarzı
* mesai
görüşleri gündeme getirildi.

Aşağıdaki ayetler özellikle "salatın ikamesi" ile ilgili ayetler. Öne sürülen düşüncelerin yorumsuz bir şekilde aşağıdaki ayetlere oturması gerekiyor.

Yorumsuz diyorum çünkü Allah tek sözcükle "salat" sözcüğü ile çelişkisiz bir şekilde aşağıdaki ayetleri dikkatimize sunmuştur. Bu nedenle ayetler incelenirken düşünülen anlamı vermek için sözcükler üzerinde oynama yapılmadan yaz-gör mantığı uygulamak gerekiyor.

Daha sonra ayetleri çevirilerine göre dilediğimiz gibi yorumlayabiliriz.

· 17/78 Doğruluğa destek ol! Güneşi batırmak için… Ta gece boğulsun Kuran açığa çıksın… Kuran’ın açığa çıkışı tanık olunmuştur!
· 11/114 Gündüzün iki ucunda da gecenin saçağında da doğruluğu destekle... İyilikler kötülükleri silip götürür. Bu, öğüt alacak olanlara bir öğüttür.
· 2/125 [...] İbrahim'in doğrultusundan bir destek edinin. [...] (1)
· 2/238 Büyük destekleri, olağan desteği ve Allah için boyun eğerek doğrulmayı gözetin.
· 4/43 İnananlar desteklemeye yakınlık duymayın, kendinizden geçmiş söylediğinizi bilmiyorken, uzaktayken...
· 4/77 Görmedin mi "Elinizi savaştan çekip, doğruluğu destekleyin, zekatı verin," denilenleri[...]
· 4 / 101 Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman inkarcıların size saldırmasından korkuyorsanız desteğinizi gizlemekte bir sakınca yok. Kuşkusuz inkarcılar sizin açık düşmanınızdır.
· 4 / 102 Sen içlerinde olup onlarla birlikte doğruluğa destek olduğunda bir grup sizi korumak için yanınızda bulunsun ve silahlarını da yanlarına alsın. Onlar onaylayınca arkanızda bulunsunlar. Sonraki desteklememiş grup gelsin ve seninle birlikte desteklesinler. [...]
· 4 / 103 Desteği dosdoğru uyguladığınızda, otururken kalkışınızda ve uzaklaştığınızda Allah'ı anın. Güvene kavuştuğunuzda da desteğinizi dosdoğru uygulayın. Doğruluğa destek bağlılara her anlarında yazılmıştır.
· 4 / 142 İkiyüzlüler Allah'ı aldattıklarını zanneder. Halbuki O, onları aldanmış bırakır. Onlar doğruluğu desteklerken ağırdan alırlar. Çünkü insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı pek az anarlar.
· 5/58 Onları desteklemeye çağırdığınızda alay edip eğlendiler. Düşünmeyen bir topluluktur onlar.
· 8 / 35 Onların, beytteki destekleri hilekarlık ve yasakçılıktan başka bir şey değil. [...]
· 9 / 103 Onları temizlemek ve yüceltmek için onlardan bağışlarını al ve onları destekle, zira senin desteğin onları sakinleştirir. Allah İşitendir, Bilendir.
· 10/87 Musa'ya ve kardeşine: "Halkınız için şehirdeki evlere yerleşin ve evler doğrultun, inananları destekleyin ve müjdeleyin," diye vahyettik.
· 11 / 87 Dediler ki: "Şuayb, senin doğruluğu destekleme ilkelerin atalarımızın tapmış olduklarını veya ticaretimizi dilediğimiz gibi çevirmekten vazgeçmemizi gerektiriyor! Aslında sen yumuşak huylusun, akıllısın."
· 2/45 Destekte direnirken yardım isteyin korkanlar hariç bu diğerlerine ağır gelir.
· 2/153 İnananlar destekte direnirken yardım dileyin. ALLAH direnenlerledir.
· 5/91 Şeytan, sarhoş edicilerle, kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi ALLAH`ı anıp desteklemekten alıkoymak ister. Artık vazgeçiyorsunuz değil mi?
· 6/92 Bu, kendisinden öncekileri doğrulayan kutlu bir kitap olup ülkelerin anasını ve etrafındakileri uyarman için indirilmiştir. Ahirete inananlar ona inanırlar ve onlar doğruluğa desteklerine de devam ederler.
· 7/170 Kitaba sarılıp doğruluğu destekleyenlere gelince, iyiliğe çalışanları ödülsüz bırakmayız.
· 9/5 Sınırlandırıldıkları dönemden sonra ortakçıları yakaladığınız yerde öldürün. Onları yakalayın, onları kuşatın ve her hareketlerini izleyin. Tevbe edip doğruluğu desteklerlerse ve zekat verirlerse yollarını serbest bırakın. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.
· 9/11 Tevbe ederlerse, doğruluğa destek olurlarsa ve zekat verirlerse ilkedaşınız olurlar. Bilenlere ayetleri böyle açıklarız.
· 9/54 Yardımlarının kabul edilmesine engel sadece şudur: Allah`ı ve elçisini inkar ettiler, doğruluğa desteklerini ağırdan alırlar ve yardımları da isteksiz yaparlar.
· 13/22 Ve onlar ki sadece Rab`lerinin yüzü için direnirler, doğruluğa destek olurlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık yardım için harcarlar ve kötülüğü iyilik ile savarlar. Son durağı onlar hak etmişlerdir.
· 14/31 İnanan kullarıma söyle, alış-verişin ve dostluğun olmadığı gün gelmeden önce doğruluğa destek olsunlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık yardım için versinler.
· 14/37 ``Rabbim, ben çocuklarımdan bazısını, sınırlandırılmış evde ekinsiz bir vadiye yerleştirdim doğruluğu desteklesinler diye... İnsanların gönüllerini onlara karşı sevgi ile doldur ve onları ürünlerle rızıklandır ki şükretsinler.``
· 14/40 ``Rabbim beni ve zürriyetimi doğruluğun destekçilerinden kıl... Rabbimiz dualarımı kabul et.``
· 17/110 De ki: “İster Allah ister Rahman hangisiyle çağırırsanız, tüm güzel isimler O`nundur.” Doğruluğa desteğinde çığırtkan olma ama gizleme de; ikisinin arasında bir yol tut.
· 19/59 Onlardan sonra gelenler doğruluğa desteği yitirdiler ve arzularına uydular. Nitekim, felakete uğrayacaklar.
· 22/41 Onlar ki kendilerini yeryüzüne yöneticiler kıldığımız zaman doğruluğa destek olur, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülükten menederler. Son karar ALLAH`a aittir.
· 24/37 Kişiler vardır. Onları, Allah`ı anmaktan, doğruluğa destek olmaktan ve zekatı vermekten ne bir iş ne de bir ticaret alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar.
· 24/58 …. Doğruluk açığa çıkmadan önce, doğruluktan sonra…... (2)
· 29/45 Sana vahyettiğimiz kitaptan oku ve doğruluğu destekle. Çünkü doğruluğa destek, iğrenç ve kötü şeylerden vazgeçirir, Allah’ı anmanın en büyüğüdür. Allah ne yaptığınızı bilir.
· 31/17 ``Sevgili oğlum, doğruluğa destek ol, iyiliği emret, kötülükten menet ve başına gelene diren. Bunlar temel davranışlardandır.``
· 42/38 Onlar, Rab`lerinin çağrısına karşılık verip doğruluğa destek olurlar, işlerini aralarında danışma ile kararlaştırırlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan yardım için verirler.
· 62/9 İnananlar, doğruluğa destek için toplanma günü seslenildiğinde Allah`ı anmak için acele edin ve alışverişi bırakın. Bilseniz, bu sizin için daha iyidir.
· 62/10 Doğruluk karara bağlanınca yeryüzüne yayılarak ALLAH`ın lütfunu arayın ve ALLAH`ı sürekli anmaya devam edin. (3)
· 107/4,5,6 Vay o doğrultmuşlara ki onlar doğruluğu umursamıyorlar, gösteriş yapıyorlar.


(1) Makam=doğrultu için Bkz. “KUM” sözcüğü ile ilgili yazım.
(2) Konuyu manipüle etmemek için şimdilik çevirimi yazmadım
(3) Kudiyetis-salat, kudiye ifadesini şu ayetlerde dikkatle inceleyiniz. 2:210, 6:8, 6:58, 10:11, 10:19, 10:47, 10:54, 11:44, 11:110, 12:41, 14:22, 19:39, 39:69, 39:75, 40:78, 41:45, 42:14, 42:21, 46:29, 62:10

Arif Aydoğmuş

Kuran-ı Kerim kendi ayetlerinin anlamlarının insanlar tarafından nasıl bozulabileceği konusunda bizi uyarmıştır. Kuran-ı Kerim ayetlerin anlamının 3 şekilde bozulacağını söylüyor. 1. Tahrif 2. Tebdil 3. Ilhad

1. Tahrif 2/75

Bu tahrif şekli, ayetin içinde bulunan bir kelimenin Allah tarafından konulduğu yerden (mevazinden) kaydırarak anlamını bozmaktır..Örnek olarak evimizde salonda bulunan bozuk (tahrif edilmiş) bir televizyon düşünelim. Televizyonda ses vardır fakat görüntü yoktur.

2. Tebdil 10/15
“Beddele” kökünden gelen bu kelime ayetlerin içinde bulunan bir kelimeyi, ayeti içinden çıkartıp başka bir kelime koyarak anlamını bozmaktır.2/59, 2/211, 7/162, 40/26, 2/181, 7/95, 4/56, 18/27

3. Ilhad 41/40
Bu anlamı bozma şekli ise yukaridaki iki şeklin dışında ayetlerin anlamlarıyla oynamak şeklinde ortaya çıkıyor. 41/40, 22/25, 7/180

Yukarıda verilen metodlara sadık kalarak Adem’in cennetten kovulma olayını incelemeye başlayalım. Bakalım acaba asırlardan beri anlatılan “Adem ile Havva” “Yasak elma” olay doğru mu?

“Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu. Ve dedik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik.
Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir Dedik ki: "Oradan tümünüz inin. Bundan sonra size benden bir hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır." 2/34-35-36-37-38

“Ve ey Adem, sen ve eşin cennete yerleş. İkiniz dilediğiniz yerden yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz. Şeytan, kendilerinden 'örtülüp gizlenen çirkin yerlerini' açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi ve dedi ki: "Rabbinizin size bu ağacı yasaklaması, yalnızca, sizin iki melek olmamanız veya ebedi yaşayanlardan kılınmamanız içindir." Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi veüzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rablerikendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanınsizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"

Dediler ki: "Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik, eğer bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten hüsrana uğrayanlardan olacağız."(Allah) Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır." Dedi ki: "Orda yaşayacak, orda ölecek ve ordan çıkarılacaksınız." Ey Ademoğulları, biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (varettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler. Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın.
Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir.Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık.” 7/19-20-21-22-23-24-25-26-27

“Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." Şüphesiz ki, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette kalmana bağlı)dır." Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da." Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?" Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı. Sonra Rabbi onu seçti, tevbesini kabul etti ve doğru yola iletti. Dedi ki: "Kiminiz kiminize düşman olarak, hepiniz ordan inin.Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz." 20/117-118-119-120-121-122-123

Şimdi Kuran-ı Kerim’de Adem konusunun geçtiği yukarıdaki ayetlerin anlamlarına Kuran’a sadık kalarak incelediğimizde çok farklı neticelere ulaşıyoruz. Yukarıda yazmış olduğumuz ayetlerin içinde sizin için bazı kelimeleri seçip bu kelimeleri İlahi kitapta başka ayetlerde başka konularda hangi anlamda kullanıldığını inceleyeceğiz ve bu kelimelerin öğrendiğimiz anlamalarını yukarıda okuduğumuz ayet metinlerine yerleştirdiğimizde göreceksiniz ki Adem ile eşinin cennetten kovulma konusu çok farklı yerlere gitmektedir. Konunun içinden seçtiğimiz kelimelere gelince;

1. Cennet
2. Agaç (Şecere)
3. Tatmak (Zevg)
4. Çirkinlikler (Sevatühuma)
5. Ortaya Çıkma (Beda)
6. Cennet Yaprağı (Varak)
7. Oradan çık (İhbitu)
8. Elbise (Libas)
9. İndirme (İnzal)

Cennet

Kıssasta Allah tarafından Adem ve eşinin cennete yerleştirildiğinden bahsedilmektedir. Cennet kelimesi deyince yeryüzündeki bu kelimeye aşina insanların %99 bölümü ebedilik yurdu cenneti algılamaktadır. Fakat İlahi metodla Kuran’ıKuran ile anlamaya çalıştığımızda burada bir anormallik olduğunu hissediyoruz. Buanormallik nedir dersiniz buyrun beraber bakalım;
Adem’in yaratılır yaratılmaz cennet denilen yere yerleştirildiğini görüyoruz. Cennetkelimesi Kuran’da hem İlahi ebedilik yurdu hem de yeşil mümbit bir bahçe anlamınageliyor.

“Yalnızca Allah'ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştiripgüçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin (cennet) örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir.” 2/265,

“Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini (cennet) , buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye (cennet) dönüştürdük.” 34/16

“Onlara iki adamın örneğini ver; onlardan birine iki üzüm bağı (cennet)verdik ve ikisini hurmalıklarla donattık, ikisinin arasında da ekinler bitirmiştik.” 18/32

"Belki Rabbim senin bağından (cennet) daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten 'yakıp-yıkan bir afet' gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."18/40

Gerçek şu ki, biz o bahçe (cennet) sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi.68/17

Bu ayetlere baktığımızda Türkçesinde bahçe diye çevirilen kelimelerin hepsinin arapcası Adem’in yerleştirildiği cennet kelimesi ile aynıdır. Fakat biz sadece bu benzerlik ile kalmayıp, iki cennetin arasındaki farkı yine ayetlere sadık kalarak incelemeye devam edelim.

1. Ahiretteki cennet ebedidir

“…Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.” 2/25,

“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.”7/42

“Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir.” 9/72

“Orda onlara hiç bir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan çıkarılacak değildirler.” 15/48

Adem ve eşinin yerleştirildiği cennet ebedi değildir.“Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı...” 2/36

“Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun." 20/17

İlgili ayetlere bakıldığında Adem ile eşinin bulunduğu cennette hata yapılmıstır ve kovulunmustur.

2. Ebedilik yurdu cennette günaha girmek yoktur.

İlahi cennette böyle bir olay yoktur. Neden?

“Güneş, köreltildiği zaman, Yıldızlar, bulanıklaşıp-döküldüğü zaman, Dağlar, yürütüldüğü zaman, Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman” 81/1-2-3-4

“Güneşe ve onun parıltısına (vedduha-sicaklik) andolsun” 91/1 İlgili ayetlerden anlıyoruz ki ebedilik yurdu olan cennette böyle bir susamanın olmayacağı, güneşinde kıyamet gününde köreltileceğini anlıyoruz.

4. Kuran-ı Kerim’in tümüne baktıgımızda ve 67/2 ayeti ile beraber baktığımızda ebedilik yurdu cennete girmek için iman artı salih amelde bulunmak gerekiyor.

“O, amel (davranış ve eylem) (ahsenu amel)bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.” 67/2

“Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiç bir şeyle zulme uğratılmayacaklar.” 19/60

“Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Gerçekten Allah, her istediğini yapar.” 22/14
“Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." 16/32

Hesap gününde de terazinin ağır basması gerekiyor; “O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır.”
7/8

“Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. “ 23/102

Ya da direk cennete girebilmek için;“Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.” 2/154 Allah için öldürülmek gerekiyor.

Kuran’a baktığımız zaman, Adem ise yaratılır yaratılmaz eşi ile beraber cennete yerleştiriliyor. Yukarıdaki cennet tasviri ile bu cennetin aynı olması beklenemez.

5. Ademin bulunduğu cennete şeytan var.7/20, 20/120, 2/36

6. Ebedilik yurdu cennete girildiğinde, hesap görülmüş, herkes kazandıklarının karşılığı olan yere yönlendirilmiştir. Yani şeytan cehennemdedir.

“Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkâr et" dedi, inkâr edince de: "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım" dedi. Sonunda onların akibetleri, şüphesiz ateşin içinde ikisinin de süresiz olarak kalıcı olmalarıdır. İşte zalim olanların cezası budur.” 59/16-17

“İş hükme bağlanıp-bitince, şeytan der ki: "Doğrusu, Allah, size gerçek olan va'di va'detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtacak değilim, siz de beni kurtacak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acı bir azab vardır." 14/22

Ebedilik yurdu cennette şeytanın bulunması ayetlere uymamaktadır.

ŞECERE

Bu kelime Kuran’da genellikle ağaç olarak geçmektedir. 17/60, 37/61-62-63-64 fakat 4/65 ayeti şecerenin ağaçtan başka mal ihtilafi anlamına geldiğini de görmekteyiz. Bu kelimeyi şimdilik 4/65 anlamında beklemeye alarak konunun sonunda buraya tekrar döneceğiz.

Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde (şecere)(mal ihtilafi, alacak verecek davasi) seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.” 4/65

ZEVG

Tatmak, tadına varmak anlamlarında kullanılan ilgili ayetlerde (mecazi anlamda) 65/9, 6/148,59/15, 64/5 ve devam eden ayetlerde bu kelime genelde azabı tatmak, yaptıklarının karsılığını tatmak anlamlarında kullanıldığını görüyoruz.

“Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı (zevg) ve işinin sonucu bir hüsran oldu.” 65/9

“Bundan önce inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? İşte onlar, işlerinin vebalini taddılar (zevg). Onlara acı bir azab vardır.” 64/5

“Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tadmışlardır. (zevg) Onlara acı bir azab vardır.” 59/15

SEVATUHUMA

Kötülük, çirkin davranış anlamlarında kullanılıyor. 4/22, 4/38, 7/177, 17/32, 20/101, 17/7, 30/10, 53/31, 31/8-9. 3/31

“Kadınlardan babalarınızın nikahladıklarını nikahlamayın. Ancak (cahiliyede) geçen geçmiştir. Çünkü bu, 'çirkin bir hayasızlık' ve 'öfke duyulan bir iğrençliktir.' (SUE-Seyyiat) Ne kötü bir yoldu o!...” 4/22

“Zinaya yaklaşmayın, gerçekten o, 'çirkin bir hayasızlık' (SUE-Seyyiat) ve kötü bir yoldur.” 17/32

Numaraları verilen diğer ayetlerde de anlam aynıdır, inceleyebilirsiniz. İlgili çevirilerde bu kelime ilgili davranışı yapan Adem ile eşinin avret mahalleri anlamında kullanılıyor. (çirkin yerleri). 95/4 ayetini okursak Allah’ın insanları en güzel şekilde yarattığını görürüz.

“Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” 95/4

Bu ayete ters bir anlam cıkıyor çünkü; “Hamd, Kitabı kulu üzerine indiren ve onda hiç bir çarpıklık kılmayan Allah'a aittir.” 18/1

Bu kitaptaki goruslerde celiski yoktur. Allah bir yerde insanin en guzel sekilde yarattim diyorsa bir yerde onun avret mahalinin cirkin oldugunu soylemez.

BEDA

Bu fiil kuranda ortaya cikarmak olarak kullaniliyor. 6/28, 39/47, 45/33, 60/4, 12/35

“Hayır, önceden saklı tuttukları kendilerine açıklandı(beda)...” 6/28

“Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı (beda)... “ 45/33

Bu “ortaya cikma” fiili de fiziki bir organın ortaya çıkma anlamında Kuran’da geçmediğini görüyoruz.

VARAK

Konu içinde cennet yaprakları olarak çevirilen bu kelime enteresan bir tespit ile 18/19 ayette; “... Dediler ki: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla (varak) şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin." 18/19 Para anlamina gelmektedir.

IHBITU

Bu kelime konu icinde Allah tarafindan Adem ve esinin cennetten cikarilmasi icin kullanilan kelimedir.Fakat ne gariptir ki bu kelime kuranda 2/74 ayetinde;

Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır (yehbitu).Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.” 2/74

... (Mûsâ): "İyi olanı, daha aşağı olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin (ihbitu), orada size istediğiniz var," demişti...2/61

"Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in (ihbit) ..11/48

Bu fiil gökten bir şeyin indirmek anlaminda değil, yeryüzünde yatay hareket eden şeyler anlamında kullanılıyor.

LIBAS

Örtü (elbise) anlamına gelir. Kuran’da ise 2/42, 3/71, 25/47, 78/10, 16/112, 2/187

ayetlerinde bu örtünme kelimesi manevi bir örtü anlamına gelmektedir. Çünkü bu örtü Adem ile eşine inzal edilen bir örtüdür.
“Hakkı batıl ile örtmeyin (libas)ve hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) siz (gerçeği) biliyorsunuz.” 2/42

“Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz (libas), siz de onlara örtüsünüz (libas)... “ 2/187

INZAL

Bu indirme fiili Kuran’da 2/176, 3/3, 4/136, 2/23, 2/97 ayetlerinde “kitap”, 17/106, 26/198, 3/11 ayetlerinde “ayetler”, 15/8, 3/124’te “melekler” , 6/37 ayetinde “mucizeler” , 15/9 ayetinde “ez zikir” olarak geçmektedir.Bu indirme fiili yeryüzüne gökyüzünden (semadan) birşey indirildiğinde, Allah tarafından kullanılır.57/25 ayetınde Allah hadid (demir madenini) başka bir galaksiden indirdiğini ifade ediyor.8. maddedeki libas (örtü) elbisesinin de gökyüzünden inzal ettiğini (indirdiğini) söylüyor. Demek ki bu örtü mecazi anlamda bir örtüdür ve Allah tarafından indirilmiştir. Yoksa Allah’ın bildiğimiz tekstil elbiseleri de yukarıdan indirdiği gibi komik bir anlayışa düşmüş oluruz.

HULD

Bu kelime 21/34, 25/15, 32/14, 41/28 ayetlerinde uzun, sürekli,devamlı anlamlarına gelmektedir.

“Öyleyse bu (azab) gününüzle karşılaşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın.Biz de sizi gerçekten unuttuk; yaptıklarınıza karşılık uzun süreli (huld) azabı tadın.” 32/14

“Bu, Allah'ın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkar etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için uzun süreli (huld) kalış yeri vardır.” 41/28

Şeytan Adem ile eşini kandırmak için onlara sarsılmaz bir mülkü tavsiye ediyor. Yani ŞECERETUL-HULD’u. Yukarıda şecere kelimesini yarım bırakmıştık, şimdi burada huld ile birleştirdiğimiz zaman ağaç anlamına gelmediğini, mal mülk anlamına
geldiğini anlıyoruz.

Yukarıda herhangi bir anlayışın tesirinde kalmadan bu konuya anlam veren yani konuyu ete kemiğe büründüren 9 tane kelimeyi çıkardık, konudan bağımsız bu kelimelerin yukarıda size tavsiye ettiğimiz metoda bizde uyarak (Kuran’ı Kuranla anlama metoduna uyarak) konunun içine araştırdığımız bu kelimelerin Kuran’i karşılıklarını monte ettiğimizde aşağıdaki metin ortaya çıkmaktadır.Allah, Adem ve eşini cennet denen çok verimli bir bahçeye yerleştirip onlara buradayaşamalarını tavsiye edip, bazı uyarılarda bulunuyor. Şeytan konusunda onları sakındırıyor ve şeytan’ın onlar için apaçık bir düşman olduğunu bildiriyor. Verimli olan bu bahçeden yiyin için ama dunya malına tamah etmeyin.Ben Allah olarak rızkınızı burada vereceğim, eğer buna uyarsanız (Allah’ın Rezzak sıfatına güvenirsiniz) acıkmanız (yani eksiklik) olmayacak. Ama şeytan onları açlık, fakirlik duyguları ile vesveselendiriyor. 2/268. Bahçe mallarından ihtiyaç fazlasını biriktirip istif etmeye yönlendiriyor.

O zaman insanda bulunan bu mal ve dünya hayatına düşkünlük ihtirası ortaya çıkıyor ve Allah onlara benim emrimi neden tutmadınız,Bana niye güvenmediniz, Ben sizi rızıklandıracağım dememiş miydim? diyerek onları cennet denilen bu bahçeden çıkartıp başka bir mekana yolluyor.kurak bir bozkıra) ve onlara bu bahçeden kovulmanıza neden olan hatalarınız için size bu çirkinliklerinizi örtecek libas indirdim diyor. Bu libaslarda Kuran’da indirilen infak, sadaka ve zekat ayetleri olup ademoğlunun bu ihtirasını törpülemek için uyması gereken ve tavsiye edilen amellerdir.

Bugunkü dünyanın sosyal ve ekonomik pozisyonuna baktığımızda insanoğlunun aslında sıfır noktasından fazla ileri gidemediği ve birçok noktada aynı yerde kaldığını gösteriyor. Allah yeryüzüne rızıkları eşit olarak göndermesine rağmen bazıademoğulları öyle bir biriktirme ve istif hastalığına tutulmuşlar ki Avrupa’daki ademoğlunun yıllık geliri yirmibin dollar iken Afrikadaki ademoğlu açlıktan ölmektedir.

Eyüp Üzümcü