Faiz:
Kuran'ın yasakladığı faiz, daha doğrusu tefecilik, iş yapma ve geliştirme amacıyla serbest piyasada alınan borçlar konusunda olmayıp zaruri ihtiyaçlara harcanmak amacıyla bireyler tarafından alınan borçlarla ilişkilidir. Serbest piyasa ekonomisi paranın değerini belirler. Kuran ayetleri bu konuyu ticaret ve kar bağlamında değil zekat ve sadaka bağlamında işler. Bireylerin zaruri ihtiyaçlarını sömürenler, tefeciliği ticaret diye savunur. (2:270-181).

Laiklik:
Kuran, dinde zorlamayı reddederek (2:256) federal bir laik sistem öngörür (5:43-48). Nitekim, KuranÕdan başka bir kaynak kabul etmeyen Muhammed'in (6:114) kurucu lideri olduğu Medine Site devleti, farklı dinleri ve yasaları izleyen gruplara özerk bölgeler vererek federal laik bir düzenin örneğini oluşturur. Kuran'ı anayasa olarak kabul eden müslümanlar ile diğer yasaları izleyenler arasındaki ilişkiler aralarında imzalanan ortak bir yasaya göre belirleniyordu. Müslümanlar ile diğer gruplar arasındaki karşılıklı sorumluluk ve yükümlülükleri belirleyen bu yasa tarihte "Medine Anayasası" olarak bilinir.

Alkollü İçkiler:
Kuran, alkollü içkilerin bazı yararları olmasına rağmen zararlarının daha büyük olduğunu bildirerek onları "Şeytan İşi" diye bireylere yasaklar (2:219; 5:90-91). Bu yasak kategorik olup azı da çoğu da içerir. Ne var ki hayati bir tehlike karşısında ölçüyü aşmamak şartıyla yasakların çiğnenmesine izin verilmiştir (2:173; 6:145). Alkollü içkiler karşısında katı prensiplere sahip olmayan toplumların ekonomik, sosyal, ailevi ve psikolojik yönden ödediği bedel çok büyüktür. Kuran, alkollü içkilerin devlet tarafından yasaklanmasını veya onları kullananların cezalandırılmasını öngörmez. Bireysel suçlara karşı sadece öğüt ve güzel davranış ile karşılık vermemizi emreder. Kamuya açık yerlerde, araba sürerken, fabrikada çalışırken alkollü içki kullanılması başkalarının güvenliğini ve sağlığını riske soktuğu için toplumun kararıyla yasaklanabilir.

Büyü:
Büyücülük, muskacılık birer şarlatanlıktır. Bu konunun metafizik bir yönü yoktur. Musa'nın dönemindeki büyücüler illüzyonlarla halkın gözünü boyayarak, onları hipnoz yoluyla etkileyerek sanatlarını icra ediyorlardı (7:116). Peygamberliğine bir delil olarak İsa'ya verilen mucizeler hariç şifa dağıtıcılık da tıpta "placebo" diye bilinen bir psikolojik etkiden ibaret bir palavradır. Şifa verme ve büyü çözme iddialarıyla cahil halkı sömüren sahtekarlar hastalanınca hemen hastahanelere koşarlar. Ne yazık ki cehaletin yaygın bir hastalık olduğu toplumlarda sahtekarlara ve palavracılara büyük rağbet olur. (Bu konuyu İlginç Sorular-2 kitabında uzun uzadıya incelemiştik. Ayrıca Paranormal Olaylar üzerine İngilizce yazılmış bazı makalelerim var.)

Ruh Çağırma:
Kuran "ruh" kelimesini sürekli "vahiy" için kullanır. Türkçe'de "ruh" kelimesiyle, uyku anında geçici ve ölüm anında ise sürekli olarak bedenle ilişkisi kesilen "nefs" amaçlanır ( 39:42; 23:100; 35:14; 5:117). Bunun, "bilinç" dediğimiz beyindeki "ana program" dan ibaret olduğu anlaşılıyor. Ölümle birlikte diğer boyuta kopyalanan bu program fincanlarla veya benzeri ilkel metotlarla tekrar dünyaya getirilemez. Ruh çağırma safların inandığı ve sahtekarların istismar ettiği çocuksu bir eğlenceden ibarettir.

Edip Yüksel

0 Comments:

Yorum gönder