Yüce Allah Ahzab 52'de Hz Muhammed'e seslenerek şöyle diyor: "Kadınlar artık sana helal değil. ONLARI güzel bulsan bile EŞLERİNLE DEĞİŞTİRMEN DE" - ve lâ en tebeddele bihin.

Görüldüğü üzere Allah'ın Elçisi artık (min ba'd) eş de değiştiremez – LA TEBEDDELE. Neden? Çünkü çok eşlidir. Onun, bir eşini bırakıp yerine başka bir kadınla evlenmesi EŞ ÜSTÜNE EŞ alması demek. İşte bu haram. Yoksa tek eşli bir inanırın o eşini bırakıp BEKAR kaldıktan sonra evlenmesi helal (Nisâ 20) çünkü evliliğe bekarlıktan geçiyor; eş üstüne eş almıyor.

İslamın son peygamberi Ahzab 52den sonra bir daha asla evlenmemiştir. Yoksa rabbine baş kaldırmış olurdu, risalet elinden alınırdı ve o "Büyük Gün"de hesaba çekilirdi (Yûnus 15). Bu kadar kesin.

Tanıdığım birine bunu hatırlatmak zorunda kaldım. Din görevlisiydi. SÜNNET diyor başka bir şey demiyordu. "Hz Peygamber ne yaptıysa yapmalı, ne yapmadıysa yapmamalıyız. Sünneti terkeden İslamdan çıkar."

"Peki," dedim. "Ahzab 52'den sonra Peygamber bir daha hiç evlenmedi. Ama bazı inanırlar evli oldukları halde bir daha bir daha evleniyor; onlar İslamdan çıkıyor mu?"

Çıt yok. Sessizlik…

Gerçekten çarpıcı ve İslam adına üzücü bir durum. Bir din ki… peygamberine EŞ ÜSTÜNE EŞ almayı yasaklar; Allah'ın Elçisi yasağa harfi harfine uyar. Ama ümmeti çatır çatır EŞ ÜSTÜNE EŞ alır. Peygamber gider Mersin'e, ümmmeti gider tersine. O dinde ciddiyet kalır mı?

Kedici Satanizm ne kadar ciddiyse çok eşçi uyduruk din o kadar ciddidir. İnekleri kutsayan Hinduism ne kadar ciddiyse çok eşli erkeğin ardına harem kervanını takıveren uyduruk din o kadar ciddidir.

*

Ahzab 52den sonra Hz Muhammed'in bir daha asla evlenmediği ama sahabelerinin eş üstüne eş almaya devam ettiği öne sürülebiliyor. Mümkün mü? Hayır! Allah'ın Elçisi bu gayriciddiliğe izin vermiş olamaz. Kalbinde hastalık olan bir kısım zevat ona rağmen eş üstüne eş aldıysa Allah onlara bunun hesabını sorar. O başka. Ama samimi sahabeler Allah'a ve O'nun Elçisi'ne inat, eş üstüne eş almış olamaz. "Miş miş"lere değil Kuran'a iman edenler bunu bilir, bunu söyler.

Asr-ı saadette Ahzab 52den sonra eş üstüne eş alınmamıştır. Bu kesin. Daha önce o yöntemle kurulan aileleri ise Yüce Allah BUNDAN SONRA anlamında MİN BA'D diyerek aklıyor. Yani BUNDAN ÖNCEKİLER hiç kimsenin günah hanesine yazılmaz. Ama bundan sonra haram, günah.

Anlaşılan, tek tük de olsa eş üstüne eş almalar Hz Muhammed'in ölümünden 30-35 yıl sonra yeniden başlamış. İnananlar önceleri tepki göstermiş ama zamanla "Aman, ne günahlar işlenmiyor ki!" deyip sineye çekmişler. 50-60 yıl geçince "Bunca insan yanılmaz ya!" deyip olağan karşılamışlar. 80-85 yıl sonrasının elverişli ortamında ise haccac-ı zalimlere fazla iş kalmamış; zulmü kitabına uyduruvermişiler.

*

Şimdi zulüm mazur görülüp "Çok eşlilik tavsiye edilmez ama caizdir," deniyor. Aslında yüz yılların uyduruk mazeretidir bu. Gerçekte çok eşlilik haramdır çünkü ZULÜMDÜR. Allah'ın dininde zulüm yasaktır; caiz ilan edilemez. Allah asla zulmetmez; insanlara KENDİLERİ zulmediyor. (Yûnus 44)

Bazan bunu da söylemek zorunda kalırım. Adaletsizlik = zulüm.

"Önce şu gerçeği görelim: çok eşlilik zulümdür."
"Hayııır!"

Kardeşim, niye HAYIIIR? Çok eşliliğin zulüm olduğunu bütün ulema söylüyor. İşte Elmalılı (1): "Eğer birden fazla kadınlar arasında adalet yapamıyacağınızdan korkuyorsanız, ki bundan korkmalısınız…"

Nisâ 23'te Allah söylüyor:

İki kızkadeşi bir arada almanız… size haramdır
Hurrimet aleykum… en tecma'û beyne'l uhteyn

Çünkü iki kızkardeş bir arada çok eştir. Allah çok eşliliği ZULÜM saymayıp hoş görseydi helal ederdi ve inanan bir adam, birden çok kız kardeşi bir arada eş alabilirdi. Yani Allah iki kızkardeşin bir birine kuma yapılmasını neden yasaklıyor; çok eşlilik hoş bir şey olduğu için mi ya da ZULÜM olduğu için mi?

ÇOK EŞLİLİK ZULÜMSE ÇOK EŞLİ OLUN (?!)

Evli olanların evlendirilmesi Nûr 32'ye göre haram ama Nisâ 3'e göre caiz. Allah'a mı ait bu çelişki? Hayır! Allah çelişkiden arınmıştır (4:82). O halde bu iki ayet arasındaki çelişki insanlar tarafından üretilip Allah'ın kitabına sokulmuştur.

Açıklaması şu olabilir:

Ve eNKiHu'l eyâmé minkum (Nûr 32)
FeNKiHu ma tâbe lekum mine'n nisâ' (Nisâ 3)

Dikkat edilirse Nisâ 3'te NKH var: feNKiHu (fe iNKiHu). Tıpkı ve eNKiHu diye başlayan Nûr 32'de olduğu gibi. Ama NKH, Nûr 32'de eNKiHu okunacak şekilde harekelendiği halde Nisâ 3'te iNKiHu okunacak şekilde harekelenmiş.

enkihu: evlendirin
inkihu: evlenin.

Eğer NKH, Nûr 32'de olduğu gibi, Nisâ 3te de eNKiHû okunacak şekilde harekelenseydi Nisâ 3'te "Kadınların ikişerini ve üçerini ve dörderini evlenDİRin" deniyor olacak, Allah'ın Kitabına mevcut çelişkiler boca edilmeyecekti.

Hz Peygamber'in mushafında NKH harekesizdi. Ona Nûr 32'de eNKiHu ve Nisâ 3'te iNKiHu kıraatini dayatan harekeler Miladî 700'ün başlarında eklendi. Abul Taher'in "Querrying the Koran" başlıklı yazısında belirttiği üzere Irak valisi Haccac-ı ZALİM'in özendirmesiyle (2):

Kuran'ı okuyanlar yıllar ilerledikçe onu daha zor anlar oldu, diyor Dr Puin. Akla yatsın diye değişiklikler yaptılar. Örneğin MS 694-714 döneminin Irak valisi Haccac bin Yusuf Kuran'a 1.000'den fazla elif harfi boca etmekle övünüyor.

Harekeler de Kuran'a Haccac'ın özendirmesiyle eklendi. Onun sağladığı değişiklikler Kuran tarihinin önemli bir aşamasıdır.

Özetle, "NKH"nın Nisâ 3'te EVLENİN anlamına gelmesi için iNKiHu diye okunacak şekilde harekelenmesi korkunç bir hataydı çünkü Kuran'a çelişkiler boca etti.

Örneğin Allah çok eşliliği Nûr 32 ve Nisâ 23'te zulüm ilan edip HARAM kılacak; sonra Nisâ 3'te "kadınların ikişeri, üçeri, dörderiyle evlenin!" deyip CAİZ ilan edecek? Nûr 32 ve Nisa 23'te kara dediğine Nisa 3'te ak diyecek? Mümkün mü?

*

Harekeleme ÖRTÜLÜ BİR TAHRİF değil mi? Âl-i İmran 7deki vakfe "mim"ine itiraz eden Yaşar Nuri Öztürk bunu dile getiriyor (4):

Ayetlerin orasına burasına harf ekleme hakkı Kuran'ın tebliğicisi olan Peygamber'e bile verilmemişken başkalarına nasıl verilebilir! Bu müdahale Kuran bünyesinde ÖRTÜLÜ BİR TAHRİF olarak algılanırsa ne olacaktır?

Bu insanlara bu yetkiyi kim vermiştir? Kuran'da eksikler mi var da bunlar düzeltiyor? "O ayeti şöyle anlıyacaksınız!" deme cüretini kimden alıyorlar?

Harekelerin dayattığı pek çok meale itiraz ediliyor. Örneğin Sebe 19'daki RBN ve BA'D:

Mevcut okunuş ve meal:
Fe kâlû RABBENA BÂİD beyne esfarina:
"RABBİMİZ! Yollarımızı UZAT!" dediler

Muhammed Esed'e göre doğrusu (3):
Fe kâlû RABBUNA BE'ADE beyne esfarina:
"RABBİMİZ yollarımızı UZATTI," dediler.

Bunun gibi, harekelerle ilgili pek çok konuda ihtilaf var. Ama bugünün yaşamıyla doğrudan ilgili değiller. Örneğin Sebe 19'un konusu geçmiştir; bugün değil. Ama ilginçtir Nisâ 3'teki çok eşlilik zulmü Müslüman kadınların yaşamını bügün kararttığı halde insanlar ona KÜTÜK GİBİ duyarsız.

*

Yetmedi. Çok eşçi yorumlardaki şu ipe sapa gelmez iddiaya bakın. Yüce Allah gûya diyormuş ki: "Kadınların ikişeri, üçeri, dörderiyle evlenmeniz zulümse ellerinizin altındaki cariyelerle evlenin." İyi ama nasıl o kadınlar çok eşse cariyeLER de çok eş. Allah hâşâ "Çok eşli olmanız zulümse çok eşli olun!" der mi?

Yargıçların Yargıcı bir yandan 4:82'de "Kuran'ı Allah'tan başkası indirseydi içinde bir çok çelişki bulurlardı," diyecek, bir yandan da ÇOK EŞLİLİK ZULÜMSE ÇOK EŞLİ OLUN diyecek. Der mi? Samimi bir inanırsanız bunu elbet reddedersiniz.

Ayetlerin doğru çevirisi şöyle olabilir:

Yetimlerin mallarını geri verin. Temizi pisle değiştirmeyin. Onların malını kendi malınızla yemeyin; büyük günahtır bu -hûban kebîra(2). YETİMLERE ADİL OLAMAMAKTAN KORKUYORSANIZ SİZE YETKİ VEREN KADINLARIN İKİŞERİNİ, ÜÇERİNİ, DÖRDERİNİ EVLENDİRİN. AMA BUNDA DA ADİL OLAMAMAKTAN KORKUYORSANIZ YALNIZCA BİRİNİ. YA DA YEMİNLE EDİNMİŞ OLDUKLARINIZI. DARLIĞA DÜŞMEKTEN KURTULMANIZ İÇİN UYGUN OLAN BUDUR (3). Kadınların mallarını karşılıksız geri verin. Ama onlar kendiliklerinden birazını size bırakırlarsa çekinmeden ve sağlıkla yiyin (4). Allah'ın izniyle sizi ayakta tutan malları aklı ermeyenlere vermeyin. Ama onları yedirin, giydirin ve hoş tutun (5) Yetimleri evlenme yaşına erene kadar sınayın; onları olgun bulursanız mallarını kendilerine verin; büyüverirler diye aceleyle israf etmeyin… (6).

Burada inananlara söylenen şudur:

Yanlışlıkla yetim malı yiyip hûban kebîra yani o "büyük günah"ı işlemekten korkuyorsanız ELİNİZDE YETİM MALI TUTMAYIN. Yaşına eren yetimelerinizin mallarını geri verin (4:6) ve o arada sizi ana babaları yerine koyup evlendirme konusunda yetkilendiren yetim kadınları ikişer üçer dörder evlenDİRin (enkihu).

Ama yetimelerinizin Allah'ın izniyle sizi de ayakta tutan malları ile (4:5) yatırım yaptıysanız ve topluca evlenmek isteyen sahibelerine iade etmek üzere hepsini bir anda denkleştirmek sizi malî darlığa sokacak ve yetimelerinize eksik mal verip haksızlık etmenize yol açacaksa yalnızca bir yetim kadını evlendirin.

Ya da sevabına iyilik etmek istiyorsanız yeminle sahip çıktığınız garibanları (ma melekeket eyman ukum) evlendirip saygın birer çift olarak topluma kazandırın. Onların malı yok. Mal devri söz konusu olmadığına göre onların topluca evlendirilmesi sizi malî darlığa düşürmez.

*

Özetle, çok eşlilik ŞUNUN BUNUN DİNİNDE helal sayılabilir ama ALLAH'IN DİNİNDE haramdır. Ahzab 52 onu Allah'ın Elçisine DOĞRUDAN, ümmetine ise DOLAYLI olarak haram eder; Nûr 32 ise doğrudan bütün inanırlara:

Ve bekarlarınızı evlendirin
Ve eNKiHu'l eyâmé minkum

Yüce Allah'ın istisna tanımayan buyruğudur bu. Yani Allah "Bekarlarınızı evlendirin AMA…" demez; aması maması yok, EVLİLERİN evlendirilmesi haramdır çünkü zulümdür. İnsanlara kendileri zulmediyor; Allah asla zulmetmez (Yûnus 44, Âl-i İmran 182).

Yüce Allah'ın Nûr 32de evlenenlere değil evlenDİRenlere sesleniyor olması önemli. Kim onlar? Nikah aktine TANIK olanlar ve akti KAYDA geçiren memur. Onlarsız nikah olmaz. Hayrettin Karaman (5) bunu şöyle dile getiriyor:

…nikah akdini bir başkası değil, iki taraf yapar; akit, aralarında evlenme engeli bulunmayan bir kadınla bir erkeğin, ŞAHİTLER huzurunda, karşılıklı rızaları ve irade beyanları ile kurulur/oluşur… Resmî nikah ayrıca KAYIT altına alındığı için evlilik hukukunu koruması, güvence altına alması bakımından dinin amacına daha da uygundur.

Tanıklar ve memur, evlenenler bekar mı evli mi ona bakacak. Evliyseler tanık olmayı ve nikah kıymayı reddecekler; yalnızca bekarları evlendirecekler; evlileri evlendirmek Allah'a isyandır, haramdır.

Hasan Akçay

0 Comments:

Yorum gönder