Kuranın doğru anlaşılması için gerekli olan doğru metodoloji konusunda bir düşüncemi paylaşmak isterim.

Kuranın doğru anlaşılması konusunda kuranda bazı “anahtar” ifadeler var.
mesela şu:

“andolsun biz bu kuranda her misali verdik”

bu ifade bize, “kuranda” anlatılan “tüm konuların” birer “misal” olduğunu söylüyor.

Halbuki insanlar verilen misaller ile “anlatılan gerçeği” değil, verilen misalin bizzat kendisi hakkında tartışıyor.

Kuranda kullanılan lisanın, bizim aramızda kullandığımız “misallerle anlatım” lisanı gibi olduğunu görebiliriz.

Kuranda anlatılan kıssaların herbirisi, insanda, hayatta ve kuranda mevcut çok önemli bir gerçeği anlatıyor.

Bunları tartışmaya açabiliriz. Ve doğruya en yakın olanı ortaya koyabiliriz.

Kuranda hayret ve hayranlık uyandıran bir çok örnek anlatım var. (bazılarını gerçekten çok çarpıcı / sarsıcı /etkileyici buluyorum)
ve kuranın bu misallerle anlattığı gerçekler, İnsanın / insanlığın gelişimi, yaratılışı ve geleceği açısından, en önemli kavramlardır.

Kuranı anlamadaki metod konusunda açtığım başlık ile anlatmak istediğim önemli bir kurani özellik var.

bu doğrultuda bir sonraki aşama daha da ilginçtir.

Bu konuda hem daha derin hem daha bariz bir örnek vermek istiyorum.

Örnek, toplu bir kıssa olan Yusuf suresidir.

Yusuf suresinde verilen mesaj, insan içindeki, esas görüş özelliği olan, kalp Ya da gönül dediğimiz
“esasen gözler kör olmaz göğüslerdeki gözler kör olur” diye ifade edilen “gören-bilen” özelliktir.
Kalp, İnsanı meydana getiren, en önemli melekelerden biridir.

Hatta insanı, insan eden bu özelliktir, insan içindeki tüm melekeler (yetenekler) ona secde etmeli,
ona tabi olmalıdır.

Yusuf ismi, insandaki bu yüksek ve “en güzel” özelliği anlatmak için verilen bir misaldir.
Yusufa yapılanlar, insanın kendi kalbine yaptığı haksızlıkları anlatmaktadır.

İnsandaki bu kalp, eğer kendini bulur, değeri kendisine verilirse, kendisine yapılan ihanetlerden kurtulur
ve layık olduğu mevkiye getirilirse; bu insan, görünen tüm olayların, (dünya hayatı tevil ve tabiri
sonradan yapılacak olan bir rüyadır) iç yüzünü ve aslını doğru tevil, tabir ve hatta tedbir edebilir.

Yusuf gibi olabilmek için, önce ibrahim gibi, ismail ve yakup gibi olmalıdır.
onun nesline dikkat edersek;

İbrahim, haniflik örneği, özelliği,
ismail, kelamı işitmek - anlayış özelliği,
yakup, yakin bilgi – özel bilgiyle ikna olmak özellliği,
ve ondanda yusuf gibi olayların doğru tabiri özelliğ anlatılmaktadır.

Kuran içinde “bunlar gayb haberlerindendir” ifadesini okuduğunuzda bilinizki sizde olan bir yetenekten,
sizden bahsetmekte, size sizi ve gizliliklerinizi anlatmaktadır.

Kuran, “andolsun size öyle bir kitap indirdik ki onda zikriniz vardır”der.

En güzel hikaye (yusuf suresi) en güzel yaratılışla yaratılan insanı anlatmaktadır.
Ahsen el kasas, Ahseni takvim insanı anlatıyor.

Kuranda doğrudan verilen misaller var,
mesela fırtınalı denizde kalan insanların, korku ve tehlike halinde dini rabbe tahsis ettikleri misal verilir.
benzer durum hepimizin başından geçmiştir, fırtınalı deniz, hayat içindeki, üzerinde bulunduğumuz, korku ve tehlike zamanlarıdır, bu durum sağlık veya ekonomik vs hayatta içine düştüğümüz ve yalnızca yaratanımıza yöneldiğimiz çeşitli zor durumlardır.

burada vurgulamak istediğim, çok daha geniş bir bakış açısı ile, kuran içinde bütün bir konunun geniş ve ayrıntılı anlatımı dahi, verilen bir misaldir.

mesela:
koskoca maide (sofra) suresi, enam (nimetler) suresi,
yenecek içecek şeyleri, haram helal konusunu anlatırken
aslında manevi yiyecek ve içecekleri anlatıyor.

fiziksel yediklerimiz bedenimizi ve sağlığımızı etkileyip şekillendirirken,
zihinsel öğreti ve bilgiler, kişiliğimizi, zihnimizi ve geleceğimizi etkileyip şekillendiriyor.

"andolsun biz bu kuranda her misali verdik”
Şuayb aleyhisselam ve halkı Medyen hikayesinde,
Kuran ve içindeki Din hakkında ve hatta kuranı anlamada metod konusunda önemli “ölçüler” verilmektedir.

Bu ölçme ve değerlendirme nasıl olmalıdır.

Kıstasta (ölçmede) iki taraf var ve birbirine göre ağırlık – önem derecesi ölçülmelidir.

“kaim en bil kıst” = “dosdoğru durmak”
ölçüyü tartıyı doğru yapmak gerekmektedir.

MeDYeN demek, Diyn demektir, değerlendirmek, derecelendirmek demektir. MeDiNe,
MeDeNiyet kelimeleri ile aynı kökten ve anlamdandır.
Medyen halkı, din konusunda ölçüp biçen, karar veren, geniş halklara verilen misaldir.

Neyi anlatıyor?
Diyn konusunda yanlış, eksik ölçen tartan halkı anlatıyor.

Çünkü dikkat edersek

markette bir alışverişte tartıyı eksik – yanlış tartmak mı daha önemlidir, yoksa
din konusunda bir bilgiyi mi eksik yanlış tartmak- değerlendirmek mi daha önemlidir.
Hangi taraf daha ağır, daha önemli ve ilerde olmalıdır.

İşte bu örnekteki gibi bir değerlendirme ve kıstas sonucunda
kurandaki, medyen halkı misali ile verilen ölçüyü doğru tutmak - tartmak konusundaki mesajın,
Din konusunda doğru değerlendirme yapmak gerektiği mesajı verilmektedir. Derim.

Doğru Ölçmek, derecelendirmede doğru olmak, adil olmak, kuranı değerlendirme konusunda,
temizlikten sonra gerekli ilk temel yaklaşım tarzıdır derim.

Kuranın Misal ile anlatım tarzı konusunda bir çok örnekler ve bunlarla insanlığın gelişimi için verilen
çok önemli mesajlar var. derim.

İnsanlığın Yücelmesindeki engeller nelerdir?

Bunlar yine insanın içinde, fıtratından çeşitli nedenlerle sapmasından, Ya da olay ve olguları
yanlış değerlendirmesinden veya çarpıtmasından kaynaklanan sebeplerdir. İnsan bunları aşabilirse
ve kendisine doğru değerleri katarsa yükselir.

Bahsedilen İnsan içindeki yanlışlar nelerdir?
Temelinde Atalardan gelene sarılmak olan üç büyük yanlış tutum:

1- Kibir, daha evvelden gelen kalıplaşmış yanlış bilgilere güvenip dayanarak gerçek bilgiye kapalı olmaktır.
Kibir eldeki bilgilere sarılıp büyüklenmektir. Fiziksel güce güvenerek büyüklenmek esasen bilgiye güvenerek
büyüklenmeye göre çok daha basit ve ilkel mahlukatın işidir. İblisin kendindeki bilgiye göre (ateş topraktan üstündür)
yeni mahlukun yaratılışına karşı direnmesi örnektir. Bu konuda verilen misal, Hud aleyhisselamın Ad kavmidir.
İnsan bu kibir yüzünden yücelemez.

2- Cehaleti bilgiye tercih etmek (Salihin Semud kavmi buna misaldir)

3- İnat, Nuhun kavmi misali.

Bunlardan başka bazı yanlış tutum ve tavırlarda var.

işte insanın bu kemikleşmiş yanlışları, kendi gelişimi önündeki engellerdir. Kuranda bunlar misallerle (kavimlerin hikayeleri ile) anlatılmaktadır.

Üstelik inanılması gereken, insan içindeki (gaybındaki) bu yanlışların yanlış olduğu gerçeğidir,
tarihin karanlıklarındaki olaylar değil, halen yaşanmakta olan, gözlemlenen, tekrarlanan gerçeklerdir.


Turgut Sak

0 Comments:

Yorum gönder