Görüldüğü gibi Kütüb’i Sittenin hiçbir yazarı aslen Arap olmadıkları gibi, seyahat amaçlı olsa dahi Mekke ve Medine taraflarına gittikleri pek bilinmemektedir. Bir iki tanesinin Mekke ve Medine taraflarını gidip gezdikleriyle ilgili kayıt varsa da bence uydurmadır. Zira böyle bir şey vuku bulmuş olsaydı Hac ve Umre yaptıklarıyla ilgili kayıtlarda mevcut olacaktı böyle bir şeye rastlamadım. Bunların öğretileri üzerine bir fıkıh oluşturularak mezhepler meydana getirilmiştir. Ehli Sünnet adı altında oluşturulan dört mezhebin İmamları da aynı şekilde Arap asıllı değillerdir. Bu şahısların ismi etrafında oluşturulan bütün fıkıh bu İmamlara mal edilmiştir yada adı kullanılmıştır. Öyle ki İmam Ebû Hanife’den hiçbir Kitab intikal etmemiştir, buna rağmen mezhebinin fıkhı ona dayandırılmıştır. Bundan dolayı konular işlendiğinde falan şahıs şu sözü söyledi veya şunu yaptı derken o sözün veya fiilin o şahsa ait olabileceği gibi, onun adına uydurulmuş olabileceğinin de dikkate alınması gerekir. Zira Allah’a ve Peygambere iftira edip yalan söz uyduran kimselerin, başkaları adına da yalan söz ve iftiralar uydurmaları gayet mümkündür. İnsanlar nasıl ki öbür semavi kitapları değiştirdiyseler, Allah, Kûran’ı korumamış olsaydı onu dahi değiştirmeye çaba sarf edeceklerdi. Bundan dolayı amacım bizzat şahıslar olmayıp, asırlardan beri süre gelen uydurma rivayetler ve onları gerçek manada uydurmuş olanlardır.
Konumuza dönüp, dört mezhep imamı konusunda, geçerli kaynaklara dayalı olarak bilgi verecek olursam:
Bakınız: Mezhep Önderleri

0 Comments:

Yorum gönder